iki gündür hava burada o kadar güzel ki attım kendimi parklara diğer tüm uruguaylılar gibi. bugün de dahil yaklaşık 20-22 derece civarındayız. ¡olé!
![]() |
| cumartesi hazırlıksız yakalandım sıcaklara |
![]() |
| pazar günkü piknik manzaram |
çok şaşırtıcı olarak, tüm montevideo halkı sahildeydi ama çıt yok. ben bu kadar sessiz bir şehir daha stockholm'u biliyorum. kuş sesleriyle içim geçmiş bir ara...
bu uruguaylılar garip insanlar;
1- gerçekten inanamayacağınız kadar çok konuşuyorlar. kendi sordukları sorunun cevabıyla genelde pek ilgilenmeyip kendi anlatacaklarına geçiyorlar. aynı anda konuşuyorlar falan, bir acayipler.
2- bizdeki çay gibi onlar da sürekli mate içiyorlar ama çayın aksine bu mate denen şey portatif bir şey ve sürekli sıcak su katılması gerekiyor. dolayısıyla bir elde aşağıdaki resimde gördüğünüz mate en calabazayı tutmak ve kolunun altında da termosu taşımak suretiyle devamlı çolak geziyorlar.
![]() |
| mate |
| yerdeki pislik dikkatnizi çekti mi? |
3- çok kibarlar. arabaya mı bineceksin? kapıyı içerden, dışardan erkek neredeyse oradan açmaya çalışıyor. bina kapısı da aynı şekilde, bir de bekleniyor ki önce kadınlar içeri girsin. otobüse binerken bile erkekler kadınlara hemen sıra veriyorlar. geçeceklerse hemen izin istiyor, çarpınca hemen özür diliyorlar. adab-ı muaşerette henüz kusur görmüş değilim.
4- uruguaylı erkekler, öyle yan gözle falan değil bildiğiniz dik dik bakıyor ve bakmaya da devam ediyor. türk erkeği de bakar ama siz de bakışına meydan okurcasına bakarsanız gözünü kaçırır. en azından benim istanbul'daki deneyimlerim o yönde. burada o bana bakıyor, ben ona bakıyorum, 7 dakika bakışşsak aşık olacağız şeklinde dik dik bakışıyoruz. zannetmeyin ki kıro latin bakıyor, hayır, düzgün giyimlisinden/traşlısından, evet hakikatten çapulcusuna kadar tüm erkekler bakıyor. burada normal herhalde deyip susuyorum.
5- bizde vapurlarda vardır; binip bir şey satarlar ya da enstrüman çalarlar. burada otobüste yapıyorlar. hadi bir şey satmayı anlıyorum da, dur kalkta, kalabalığın ortasında gitar çalmaya çalışan çocuğa epey acıdığımı hatırlıyorum. bir de stand-up komedyenleri var. binip 5-6 durak gösterisini sunup para toplayıp iniyorlar. vallahi ben de üç beş bir şey verdim geçen inanılmaz komikti, tüm otobüs kah kah güldük. yolcular bu kişilere iyi davranıyorlar; alkışlıyor, gülüyor, para veriyor, sattıkları malı alıyorlar. dedim ya kibarlar.
6- şehrin her tarafı duvar resimleriyle dolu, sanat seviyorlar.
her geçen gün buraya kanım biraz daha kaynıyor, hava güzel olduğundan mıdır nedir bilinmez.
bir de epey güzel ve yoğun bir kültür hayatım var. şimdiden iki klasik müzik konseri ve bir operaya gittim bile. yarına bir konser daha var. sonra film festivali başlıyor. gerçi burada biri isveç biri bask olmak üzere iki filme de gittim ama artık kendi film seçimlerimden korkuyorum...özetle, kış sezonu candır.
something positive came out of my winter trip, right? :)
![]() |
| seni seviyorum teatro solis |
daha buradaki yahudi cemaatiyle yaşadığım maceralarım var anlatılmayı bekleyen.
oy va voy!





