jueves, 30 de julio de 2015

güzel sürprizler

9,43am - yatakta oyalanmak gibisi var mı ya...
dün sabah ben işteyim, sen ne durumdasın diye soran (ve artık her şey görsel olduğu için işteki halinin fotosunu gönderen) bir arkadaşa göndermiştim, buraya da koyayım dedim. 

bugün artık vücudumun yorulduğu ve dur dediği bir gün geçirdim. 29 gündür ilk defa tüm günü bilerek ve isteyerek evde geçirdim. evet turistim, evet kısıtlı bir zaman dilimi için buradayım ve evet her geçen dakikayı değerlendirmek lazım ama gel gör ki bir, ben de insanım; iki, montevideo da her şehir gibi bir şehir. gezecek yerleri bittikten sonra kendini hava kötüyse cafelere, güzelse parklara attığın bir şehir. her ikisini de yaptığıma göre biraz evde durup dinlenebilirim sanırım. 

açık ofisim, tercümem ve ben. şahane bir ekibiz. bugün ama iş de yalandı. ondan da kafa izni almışım sanırım. bugün böyle böyle oyalanırken, uzun uzun whatsapp'tan yazışırken, konuşurken, arkadaşlara vakit ayırıp keyifli keyifli son 29 gündür başıma gelen küçük ama beni mutlu eden şeyleri düşünüyordum ki postacı birden bu adresteki ilk kartpostalımı getirivermesin mi!!! 
    

biliyorum bloğu takip ediyorsun, buradan öğren istedim:)  
kimin okuduğunu bilemediğimden mümkün mertebe özel hayata saygı çerçevesinde ad ve özellikle soyad detayı vermeden yazmaya çalışıyorum. zaten özelden sorsanız söylerim ama ulu orta bazı şeyleri yayasım yok. ezercim sen de bana kart göndermek ister miydin bu vesileyle? bak, varıyor ;) 

arada madem bloglaşıyoruz, ezer'in bugüne kadar kendisine gönderdiğim kartlardan ona varanlarını koyduğu bir bloğu olduğunu biliyor muydunuz? 

bknz: rivka around the world - http://from-rivka-with-mucx.blogspot.com/ 

----------
hepiniz bilmez, bilenler bilir, bence hatta sadece bir kişi bilir, o da okuyor mu burayı bilmiyorum ama birkaç zamandır peşinden koşmadığım ama göz ucuyla da gittiğim her yerde bakındığım bir obje vardı: fındıkkıran. balesi kadar, müziğini ve oyuncağını da severim. 


cascanueces-fındıkkıran
kısmet uruguay'aymış. dükkana girip fındıkkıranı gördüğümdeki ifadeyi rosana'ya sorun. aksel'in yeni bir lego paketini açarkenki ifadesinin aynısı. 

bilmeyenler için, aksel, canım yeğenim, neredeyse 6 yaşında ama siz zaten bu detayı bilmiyorsanız bu bloğu hemen terk edin! 

küçük mutluluklar diyoruz ya, ben çikolata çok severim ama çok severim. burada çikolata parçacıklı bir kurabiye var ki aklınız çıkar, benimki çıkıyor en azından, rosana'nınki de. paket paket alıp tc'ye getirmeyi planlıyorum. belki sıradan bir kurabiye ama beni mutlu etmeye yetiyor işte.  



bugün gördüğünüz gibi sakin ve dingin bir gün. güç toplama günü zira yarın, cuma, hafta sonu ve önümüzdeki hafta etkinliklerle epey yoğun. telefonumun ajandasını ilk kez kullanıyorum, kafamda tutamayacağım kadar her güne bir şeyler var. zannedersin gezmeye gelmedim de burada yaşıyorum ama yalan değil, burada yaşıyorum!!!  

çok turist alan bir ülke değil uruguay, hele yahudi turist hiç gelmiyor anladığım kadarıyla. birdenbire beni görünce karşılarında yahudi cemaati onlarla söyleşi yapmamı istedi ama her cemaat gibi bu da kendi içinde bölündüğünden, kadınlara ayrı, sefaradlara ayrı, aşkenazlara ayrı olmak üzere haftaya 3 söyleşim var! zannedersin nobel ödüllü bir insanım. ne anlatacağımı kara kara düşünüyorum. 

rafael ile montevideo maceralarıma bir sonraki yazıda devam ederim. zaten yarın rosana'yla sabah sporundan sonra yine rafaelle yemeğe çıkacağız, akşama da okuma kulübü. okuma kulübüm bile var, tehey tehey...   

ps: bu gece geç yatacağım ki sizde sabah olsun. en yakın arkadaşım 3 saat sonra ikinci çocuğunu doğuracak. hastaneye giderken arayabilmeyi ve sesini duyabilmeyi umuyorum. seni çoooooooooook seviyorum şeheheheheeylam!!!!