viernes, 21 de agosto de 2015

bienvenidos a buenos aires


çoook yorgunum ama tahmin edemeyeceğiniz kadar yorgunum. tüm gün şehri yürüyerek geziyoruz ve aslında buenos aires (bundan sonra ispanyolca haliyle bs. as. diyeceğim) o kadar da küçük değil. 

ve aslında bence ve bizce abartıldığı kadar da bir numarası yok. ben kendimi madrid'de hissediyorum sürekli. simon ise avrupa'da hissediyor. köşe başı starbucks ve avrupa'da bulabileceğiniz cafeler var. ama bir tek arjantin'de bulabileceğiniz şeyler de var tabi, mesela et!! 

- "rivka, 3 ay oralarda ne yapacaksın?" 
- "gut olup döneceğim."

resmen planlarıma uyuyorum. her gün et - şarap, her gün et - şarap. normal değil biliyoruz ama karşı gelemiyoruz. her gün bugün sağlıklı bir şeyler yiyelim diyoruz sonra koyverip yine et - şarap yapıyoruz. yürüyüşlerimiz yediklerimizi yakabiliyor mu çok emin değilim ama et normal bildiğiniz gibi değil buralarda ve yemeden duramıyorsunuz. ben bugün itibariyle kuru eriklerimi ve kayısı çaylarımı kullanmaya başlamış bulunuyorum:(

şehirde şimdiye kadar neler yaptık diye sorarsanız şayet...

eva peron'un mezarı

arjantin parlamentosu
casa roja - türkçe meali beyaz saray olan kırmızı ev:)

la boca
şahsi fikrimi sorarsanız bs. as. sence nasıl rivka diye benim memnuniyetsiz ve züppe olduğumu düşünebilirsiniz zira bence buranın pek de bir numarası yok ayıptır söylemesi. yuh! bs. as.'e gitmiş bir numarası yok diyor dediğinizi duyar gibiyim ama hakikatten burası bildiğiniz bir şehir. montevideo kasabaydı; acelesi olmayan insanların sessiz sakin yaşadığı bir yer. burasıysa şehir şehir; herkesin koşturduğu ve bir yerlere yetişmeye çalıştığı, kalabalığın üstünüze üstünüze geldiği, istanbul gibi bir şehir.  

sürekli ayıptır söylemesi köpek kakasına basmamak için yere bakarak geziyoruz ve mimariyi kaçırıyoruz. çöp konteynırlarının içinde çöpleri ayrıştıran insanlar görüyoruz. elektrik prizleriyle ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz, bizim priz uçları buranınkilere uymuyor. evet, biraz negatif bir tablo gibi duruyor ama değil aslında. avrupa'dayız zannediyoruz ya kendimizi ondan oluyor bütün bunlar. hadi gelin, bunlar bizi şaşırtan ilk gözlemler diyelim. ama genel ruh halimiz çok pozitif. keyfimiz yerinde, şehir güzel ve modern, hava ılık bir ilkbahar havası, bizse sürekli yayan gezip şehrin park, sokak ve cafelerinde keyif yapıyoruz! 

simon'a göre arjantinli kızlar güzel değil, hayal kırıklığı içerisinde. bense montevideo'daki  +70 çevremden sonra genç popülasyon gördüğüm için çok mutluyum ve herkes bana yakışıklı, karizmatik ve cool geliyor. ama bir yanılgıdan başkasına hiç geçesim yok:) 

simon bana her gün en az iki kez şu cümleyi kuruyor: i'm so glad i'm travelling with you rivka (seninle gezdiğim için çok mutluyum rivka). zannetmeyin ki bana bayıldığından. herif şuursuz ayıptır söylemesi, ne yöne gidiyoruz, nereye varacağız farkında olmadığı gibi sürekli yanlış yöne sapmaya çalışıyor! harita okuyamamasından bahsetmiyorum bile. cafeden çıkıyoruz, ayrı yönlere yürüyoruz sonra bir bakıyorum arkamdan koşan biri:) o kadar şeker ki.... hayır, bensiz varacağı yere varır mıydı? varırdı tabi ama fazladan 3 saat ve 40 km falan yürürdü:) e, bende yer-yön duygusu olmasa kendime güvenip bu kadar seyahat edebilir miydim? hem de çoğu zaman yalnız başıma.

bana "sadece uçak bileti pahalı, oraya vardığında ülke ucuz sorun yok" demişti pek çok insan. tabi insan kimlerle takıldığının da farkında olmalı, değil mi:)? 

mesela ben cebinde 20 tl zor olan biri olarak burayı epey pahalı buluyorum. şöyle ki montevideo istanbul'dan pahalı idi, bs. as. istanbul kadar pahalı. açıklayayım, ben kartpostal göndermesini seven bir insanım ve 1 pul = 11.5 tl. aynı şekilde kitap okumasını seven bir insanım. hadi çok bestseller okumam ama onlar nispeten daha orta karar fiyat olduğundan oradan örnek vereyim, mesela grinin 50 tonu = 88 tl diyeyim siz oradan devam edin. 

ne için biriktirdim? yemek için biriktirdim!!! ama kimse benden sakın hediye beklemesin, o iş yalan... 


dün akşam bir milongaya gittik ama öncesinde 1 saatlik bir tango dersi aldık. simon'un zoruyla yaptım. ben konsolosluk işlerini hallederken gizlice derse rezervasyon yapmış eşek! çok güzeldi ama anladık ki ne ben ne de simon tango yapabiliyoruz:) öğretmenlerimiz fotoları bizle paylaşınca daha detaylıca anlatırım.