son 3 gün. uruguay maceram pazar günü sonlanıyor. sonlanıyor demek doğru değil aslında, 15 günlük bir kesintiye uğrayacak diyelim. ufak ufak kımıldanmalar var içimde, artık çantamı alıp gezmek ister modumdayım ve sabırsızlanıyorum, yalan değil. simon geliyor pazar günü (hayır okuldaki öğretmen simon f. değil, benim ta 15 sene önce kibbutzta tanıştığım simon w.) ve onunla beraber 15 günlük arjantin ve şili gezimize başlayacağız. evet, inanmazsınız bir arkadaşımı buraya gelmeye ikna etmeyi başardım! ben bile şoktayım. ama herkes ingilizce konuşuyor diye başka dil öğrenmeye çalışmazsanız simon gibi, dil bilen biriyle gezme fırsatını kaçırmazsınız ;)
rotamız: montevideo-colonia-buenos aires- córdoba-mendoza- santiago de chile.
| yakın görünüyor ama fikriniz olsun diye söylüyorum santiago - montevideo uçakla 2 saat |
simon bu tatilin mottosunu "her şeye evet" olarak belirlediğini söyledi. çılgın fikri olan varsa duyayım zira kendisine birbirinden challenging öneriler sunup nereye kadar gideceğini göresim var:)
gereğinden fazla kaldığımı hissediyorum bu ülkede. bakmayın koskoca bir çeviri çıkardım aradan, ispanyol milliyetçiliği üzerine tam 85 sayfa dile kolay, son 30 sayfam kaldı, o da dönüşte inşallah... zaten planım da buydu ama türkiye'den kim uruguay'a gelip yerleşmek istiyorsa gelsin, başımın üstünde yeri var. ama istanbul'u hatta bence izmir'i bile çok özlersiniz ben size o kadar diyeyim. burayı sevmeyi öğreniyorsun, o da benim gibi çok niyet ettiysen.
her tanıştığım insana mujika'yı soruyorum. çünkü aldığım veriler çelişiyor. tabi türkiye'de de hükümeti kime sorduğunuzla ilgili farklı yanıtlar alabiliyorsunuz, burada da öyle. seven var, sevmeyen var. artıları var, eksileri var. ama mujika'nın en sevmediğim işi neydi diye sorarsanız -ki konsoloslukta çalıştığım için beni ucundan da olsa etkiliyor- 45 suriyeli'nin uruguay'a yerleşmesine izin vermişti suriye'de savaş patlak verince. zamanında da az ama kendi nüfusuna göre mantıklı diye düşünmüştüm. ancak buraya gelince, işin mutfağına girince farklı şeyler duyuyor insan. duyduğuma göre sadece nobel barış ödülünü alabilmek için böyle bir işe kalkışmış.
yerleşen ailelerden birinde daha ilk hafta aile içi şiddet yaşanınca adamı hapse atmışlar. benim bildiğim başka bir suriyeli aile, uruguay'ı beğenmediği için kalkıp vizesiz bir şekilde sırbistan'a gitmeye çalışırken atatürk havaalanında göz altına alındı. cumartesi'den beri o ailenin derdindeyiz ben ve biricik seval hanım. hayır, yapabileceğimiz bir şey olsa neyse. yani uruguay ve suriye işi öyle göründüğü gibi pek yürümüyor çift taraflı olarak. uruguay kültür şoku yaşıyor, suriyeliler daha beter kültür şoku yaşıyorlar. kim bu işten ne kazandı belli değil. biraz plansız programsız yapılmış sanırım.
durum neyse ne de, ben gün aşırı dış işleri bakanlığına durum raporu yazdığımı biliyorum bir tek.